15 Şubat 2017 Çarşamba

...tırnak kontrollerini sevmedim aslında, şefkatten uzattım hep ellerimi....

Mabel Matiz dinlerken yazıyorum bu satırları. Çok heyecanlı ve adını koyamadığım bir duyguyu yaşıyorum şuan. Sanıyorum yazmayı özlemişim. Yoğun duygular yumru gibi boğazımda. Ben uzunca zaman bu zamanı bekledim bunu çok net hissediyorum. 

Peki neden 'eski avluda' ? 
Geçen yıl bu zamanlarda Birhan Keskin'e ait bu şiiri seslendirmem istendi çok değer verdiğim birisi tarafından. Çok seviyormuş. Sonrasında aramızda bir dil oluşturdu bu şiir. Bir kaç ay sonra doğum günümde mavi çerçeveli haliyle 'her sabah uyandığında baş ucunda görmeni istiyorum.' dilekleriyle donatılmış bir hediye aldım. Bir insanda bu kadar yankı uyandıramazdı bu şiir. Sanki bana ve ona yazılmış dizeler. Hani sevdiğimiz şarkıları dinlerken 'of beni anlatıyor, sanki benim için yazılmış' deriz ya aynen öyle. Böyle bir bağ oluştu aramızda. Arada sevdiğim insanlara aklıma geldiği an attım seslendirdiğim o kaydı. Ne yalan söyleyeyim yolladıktan sonra beğenilmemesinden oldukça korktum. Ama korkularım yersiz çıktı, çok güzel geri dönüşler aldım. Öyle ki İclal Aydın'dan 'Şiir okuyanın kalbinde nasıl yerleşmişse öyle bir kiracıdır artık gönderen bile karışamaz. İşte bu yüzden size ait bir sesi içten bir beğeniyle dinledim ve çok sevdim' cümlelerini yüreğime kazıdım. Sesimi o an ve anlarda çok sevdim. Böyle böyle büyüdü içimde Eski Avluda. Uzun süredir blog yazma konusunda tereddütlerim olduğu ve sonunda karar verdiğim esnada isim konusunda kitlenmiştim. Bir türlü hiç bir şey içime sinmiyordu. Bir pazar sabahı kahvaltı yaptıktan sonra 'öyle bir isim olmalı ki mesela Eski Avluda gibi bende anlamı olan bir şey olmalı' dedim. Bir an duraksadım, aradığım adı bulmuştum. Tereddütsüz o olacaktı. İnşallah kimse kullanmıyordur derken arattım ve hiç bir engel yoktu bu adı kullanmamda. İşte böyle böyle geldik buralara. Hikayem böyle başlıyor ve devam edecek. Kalbimde öğüttüğüm duyguların, içimden çıkıp döküldüğü bu yerde okuyarak eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim; hoş geldiniz.



Merak edenler için şiiri de paylaşmak istiyorum;


Eski Avluda

Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Çalıda sarı bir çiğdemim ben
Ve senin çok eski cümlen.

Sen otursan, gitmemiş ki! olsan
Ben sana bir eski Endülüs avlusu
İstersen serin bir Portofino getirsem
Ya da Yedigöllerin yedisini birden.

Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;

Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken
Buldum buluşturdum kendime geldim
Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille
sen de gelsen.

Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı
Begonviller ve bir mavi kapı
Ve illa amansız bir avlu getirsem.

Dünya soğur, akşam serinlerken,
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
Ve işte en geniş cümlem:

İçimi açtım sana.
İçini açmak için.

Birhan Keskin

2 yorum:

  1. Oncelikle hayirli olsun yegenim. Sanki benim blogum acilmis, sanki ilk yazimi yazmisim o derce heyecanlandim:) gurur duydum. Tebrik ederim. Artik sık sık huzur bulmak icin "eski avluyu" ziyarete gelicez:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim amcacım, çok incesin. 😌

      Sil